Belki en çok sevip aynı zamanda hüzünlendiğim anları barındıran saatler...
Siz evinizde kaloriferin feriyle ısınırken,
aynı zamanda karın tane tane yağışını seyre doyarken
ve de elinizde sıcacık içecekleri yudumlarken,
dışarıda ekmeğinin peşinde,
soğuğa direnen,
elleri titreye titreye elindekileri satmaya çalışıp
evindeki çocukları doyurmak için soğuğa aldırmayan o cengaverler
aklınızdan bile geçmez.
Ya da çadırlarda hayatlarına devam etmeye çalışan,
Suriyeli o insanların hali içinizi bir soğuk kadar titretmez.
Ailesini o çadırlarda bırakıp
İstanbul'a iş bulabilmek için,
cebinde karnını doyuracak parası olmadan,
o soğuklarda iş arayan
bir Suriyeli ile hiç karşılaştınız mı hiç?
Ya onların yerine kendinizi hiç koydunuz mu?
Tabiri caizse yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda olunca
insan düşünmekten bu kadar mı aciz kalmalı?
Paranın nereden gelip nereye gittiğini bilmeyince insan,
başkalarını da düşünecek vakit bulamıyor olmalı.
hepimizde bir telaş,bir koşuşturmaca,
Üşüdüğümüzde pamuklu ceketlerimiz kucağımızda...
size de hak veriyorum
insan bir Suriyeli ile karşılaşmadan
düşünmüyormuş bunları sonuçta....
NEZİHA ÇETİN