Erol Yorulmaz - Misafir
15 Haziran 2010
Merhaba;
Uzun bir aradan sonra suskunluğumuza son vermenin heyecanını yüreğimizde duyarken, yiğit Kahramanmaraşlı Edelerle buluşmanın neşesiyle, yeniden ?merhaba? diyerek başlıyorum söze. Kahramanmaraş'a ölümüne sevdalanmak ve onu Ede?lik ruhuyla sahiplenmek aşkla, sonsuz bir şevkle çıkmak yola. Bu onurlu sevdayı nişan gibi taşımak, her Kahramanmaraşlı gibi benim için de varlığımın yegâne temellerinden biridir. Memleketime geldiğim andan itibaren Evliya Çelebi gibi gezindim durdum, memleketimin dört bir yanını diyar diyar. Güzel memleketimin güzel insanlarıyla tanıştım. Yaylalarda depreşti, aksakallı dedelerimizin nasırlı ellerini öperken milli ve manevi duygularım.
Ulu Camide, Ali Sezai Efendi ile uzandım sırlar âlemine doğru. Pazarcıkta; Hacı Bektaşi Veli dergâhında semaha durdum, kırklar meclisinde döktüm gözyaşımı. Çağlayancerit'te Türkmen Oymaklarının çadırlarında konuk olup, Dedem Korkut Hikâyeleri dinledim ateş başında ve gözümü Orta Asya bozkırlarında açtım, seher vakti.
Elbistan'da, Anadolu Selçuklu Devletinin Hükümdarı, Süleyman Şah ile at koşturdum, Ergenekon'a, ata yurduma doğru. Afşin'de, Malazgirt Zaferi sonrasındaki coşkuya ortak oldum, cirit oynadım, Alperenlerle doludizgin at koşturdum Binboğa dağlarının eteklerinde. Türkoğlu'nda, Oğuzların Avşar boyuna mensup, Tecirli aşireti ile hasret giderdim, yaylalara duyulan özlemi anlatan, türkülerinde ağladım doyasıya.
Andırında; Horasanlı Yahya oğlu Cebrail adlı Türk komutanı ile girdim yalın kılıç, yedi düvele karşı savaşa. Orta Asya'dan gelen Türk boylarıyla yurt kurup, Ermeni-Rum'a karşı amansız mücadele verdim zaman zaman. Ekinözü'nde; Erzurum'dan, Sivas?tan, Gürün'den, Darende'den, Elbistan'dan gelen kervanlara katıldım asırlar öncesinden ve şifalı içme sularından abdest alıp, Rabbimin huzurunda, benlikten sıyrılarak secdeye vardım gözyaşları dökerek.
Nurhak'ta; 3090 metre yüksekliğindeki, Nurhak dağı eteklerinde gezindim. Tarihi İpek Yolu'nun kenarlarındaki, asırlık harabelerde Türk izlerini sabırla aradım. Atalarıma ait bulduğum her izde, şükür namazı kıldım huşu içerisinde. Göksun'da; Kutalmışoğlu Süleyman Şah ve emirleriyle doludizgin seferlere katıldım. Kafkaslardan gelen, Şeyh Şamil'in torunları, Kafkas Kartalları ile Maraş semalarında özgürce uçtum. Törbüzek'de, Memetbey'in gözünde, alabalıklara anlattım sevdalarımı.
Sevdamın adı; Kahramanmaraş dedim ya, ne yazsam, ne söylesem az geliyor. Vurulmuşum toprağına taşına. Vurulmuşum seher vakti, Taş Mescit civarındaki ulu çınarlarda, Mevla'yı zikreden kuşlarına. Vurulmuşum, Tekke'nin yokuşuna, Ahır Dağ'ının yamaçlarına. Vurulmuşum yiğit edesine, kırmızı yemenisine. Vurulmuşum Döngele Kasabasındaki Oynağın Çınarına, ata çeşmesi Gedik Pınar'ına.
Her hafta diyar diyar gezeceğiz, edelerle beraber memleketimin dört bir köşesini. Sevdalarımıza; Başkonuş Yaylası'nda alageyikler, Sersem Yaylası'nda akşam vakitlerinde semayı kaplayan "Zopur" eşlik edecek. Yavşan Yaylası'nda asırlık sedir ağaçlarını sulayacağız gözyaşlarımızla. Susuz kalmasın bülbüller bu diyarda diye sağanağa dönecek gözyaşlarımız. Düldül Dağı'nda zirveye çadır kuracağız. Gecenin karanlığında eşlik edecek dualarımıza her türlü nebat ve hayvanat.
Gün gelecek; Kahramanmaraş?ımızla ilgili alternatif turizm yatırımları ve aklımızın yettiğince, yüreğimizin hissettiğince neler yapılabilir noktasında kafa yoracağız, önceki yıllarda filizlendirdiğimiz projelerimizi biraz daha geliştirerek sizlerle paylaşacağız.
Gün gelecek; yirmi dokuz harften oluşan dostlar meclisindeki muhabbetin arkasından kelimelerden müteşekkil ordularımı salacağım yüreklerinize. Dizelerime dökeceğim sır yüklü sevdalarımı. Her can okuduğunda umutlar yeşersin diye.
Gün gelecek; köşelerine çekilmiş, üretmeye inadına devam eden, her biri ulu bir çınar gibi dimdik ayakta duran memleket sevdalılarını, vatan sevdalılarını konuk edeceğiz köşemize. Yüreklerine sığdırdıkları delice sevdalarla hemhal olan kalem erbaplarıyla sınırları zorlayacağız.
Gün gelecek; gönül seyyahlarıyla bilinmedik vakitlerde sırlı yolculuklara çıkacağız. Sırlar ülkesinde çadır kurup, muhabbeti bal tadında olan gönül dostlarıyla tefekküre dalıp verilenleri dereceğiz. Seher vakitlerinde dost yüreklere atacağız sır yüklü tohumları. Dost ellerde çekilen tespih tanelerinde bulacağız bir an kendimizi. Nefsanî duygulardan arınıp kaybolacağız sırlı gönül iklimlerinde. Vakti saati geldiğinde sırlar ülkesinde sır olacağız.
Gün gelecek; Şeyh Adil Kabristanı'nda, dost yüreklere uzanacağız biran, dualar devşireceğiz sabahın alacakaranlığında. Musalla taşından kalkacak, kutlu kervanı beklemenin sabırsızlığıyla, susacağız, şükredeceğiz. Kervana katılan her dost yürekle, sessiz sedasız kelam edeceğiz. Ötelerden sunulan dost ikramlarını, ilim sofrasında dost yüreklere sunacağız.
Dedim ya sevdamın adı; Kahramanmaraş. Sevdalarınızın Türkçe olması, yüreğinizde Kahramanmaraş sevdasının yeşermesi umuduyla şimdilik hoşça kalın...